kelimelerim tükeniyor yavaş yavaş adımlarım sarhoş bir adamın yürümesini anımsatır gibi daha güçsüz daha bir sersem yüzüne bakamıyorum anlamsız bir mahçupluk ve utangaçlık ile.
anlamdıramıyorum duymuyorum görmüyorum bir çok şeyi sadece gözlerin sadece sesini anlayabiliyorum ikiside aynı dili konuşmasının verdiği şaşkınlıkla. sanki sadece biz vardık o sahilde o gece konuşulanlar sanki yıllar önce değilde şimdi oluyormuşçasına görüyorum duyuyorum hissediyorum.
neyin gerçek neyin hayal olduğunu kestiremiyorum ilaçlarımı içsem belki böyle olmaz anlarım diyorum ama biliyorum onlar benim şifam değil onlar benim zehirim şifamı unutturmak isteyen zehirli kimyasallardan başka bir şey değil anlamdıramadığım bir şarkı çalmıyor artık duymuyorum sesin terk mi ediyor beni bu çelimsiz sevimsiz bedenimi?
Bazen kendimi tebrik edesim geliyor, gerçekten sevdiğimde kimseyi gözüm görmüyor ve kimsenin dediği umrumda olmuyor. İsteyen istediğini düşünebilir, söyleyebilir. Ben seviyor muyum, evet. O zaman gerisi yalan. Bitti.
Resmine değil gözlerinin içine bakmak istiyorum.
Her aşk insanın kendini eşsiz hissetmesi ile başlarmış, ben ise senin eşsiz olduğunu hiseettim
Sana ulaşmamı engelleyen sendin, benim camımda ki dikenli teller ise bahanen.
Bütün kötü geceler biter ve güneş yeniden hazırlanır, yokluğunda oluşan karanlığı aydınlatmaya.
Sabahın erken saatlerinde açılan camdan gelen o temiz havanın miss kokusu beni dünyanın bu iğrenç kargaşasından uzaklaştırımaya yetiyordu.
Hiç bir şey anlamıyorum, bilmiyorum, yapmıyorum, işe yaramamaktan tükeniyorum. Günlerce hiç bir şey yaşamıyorum, tanıdık bir yüz görmüyorum; binlerce insanın arasında yapayalnız olmanın ne anlama geldiğini bilmezsin...